Anka Hastanesi Genel Koordinatörü Cengiz Bayram, hem hekim hem de hukukçu. 23 yıldır Gaziantep’te Doktorluk yapan Cengiz Bayram aynı zamanda Hukukçu Hekimler Derneğinin de başkanlığını yürütüyor. Hekimlerin çalışma koşulları ve şiddet baskısından ötürü yurtdışına gitmek istediklerini söyleyen Cengiz Bayram, yakında Türkiye’de bazı alanlarda ciddi anlamda uzman hekim ihtiyacının doğabileceğini ifade ediyor. Sağlık çalışanların Covid-19 döneminde ciddi stres ve kaygı bozukluğu yaşadığını dile getiren Dr. Bayram’la Anka Hastanesinin pandemi dönemini çalışmalarını ve hekime uygulanan şiddet meselesini konuştuk.
YOĞUN BAKIMA GİREN HASTA SAYISI ARTMAYA BAŞLADI
Anka Hastanesinde Genel Müdürsünüz. Bu süreçte yaşadığınız tecrübeleri aktarır mısınız? Hasta yoğunluğu açısından nasıl bir trafik yaşandı?
Covid-19 pandemisi Çin’de çıktığı zaman biz öncelikle malzeme ile sıkıntı yaşanabileceğini düşünerek malzeme planlamasını yaptık ve 6 aylık bize yetebilecek malzemeyi stokladık. Özellikle dezenfektan, maske gibi yine kan sulandırıcı ilaçlar gibi daha sonra ikinci katta rezerv olarak bekleyen 25 tane yatağı Sağlık Bakanlığından izin alarak hizmete koyduk. Ondan sonra dördüncü katta boş yerimiz vardı oranın yapımına başladık ve çok yoğunlaşmadan burayı da hazır hale getirdik. Bakanlıktan yatak artırımı talep ettik. Yaklaşık 50 yatak. 25 önce 25 sonra olmak üzere toplam 50 yatak kapasite artırımında bulunduk ve bunların tamamını Covid’e ayırdık. Birkaç hastane Covid hastası yatırmak istemediler ama biz baştan beri riskleri de göze alarak yatırdık. Çünkü Covid hastası yatırdığınızda diğer branşlardan size hasta gelmiyordu hiçbir hastayı mağdur etmemeye çalıştık.
Özellikle Temmuz ayında bir artış yaşandı. Temmuz’un yedisinde tam maksimum düzeydeyken sosyal güvenlik kurumundan bu hastalara para ödenmeyeceği haberi geldi. Hastaları bu durumdan olumsuz etkilendi; bizim hastaneler yine de dolmaya devam etti. Bu sefer insanlar özel olarak yatmaya başladılar. Ve şu anda da hastanenin hiç bir yerinde hemen hemen yer kalmadı. Yoğun bakımlara giden hasta sayısı çok daha fazla artmaya başladı. Yoğun bakımda ölümle sonuçlanan olaylar artmaya başladı. Virüs sanki şekil değiştirdi.
SAĞLIK SİSTEMİNİNDEKİ SORUNLARIN MUHATABI SAĞLIK ÇALIŞANLARI DEĞİL
Sağlık çalışanlarının tükenmişlik sendromuyla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Sağlık personeli tabi sonuçta savaşçılar gibi yani asker gibi bu işi kabulleniyorlar ancak tabi bu arada kendini bilmez bazı insanlar, çalışanların morallerini bozuyor. Sistemin bazı sorunlarının muhatabı sanki sağlık çalışanlarıymış gibi öfkelerini onlardan çıkarmaya çalışıyorlar. Aslında kendilerini belki tatmin ediyorlar ama birçok kişinin hizmet almasına engel oluyorlar.
İNSANLARIN ÜZERİNDE KALDIRAMAYACAĞI KADAR YÜK TALEBİ VAR, HERKES KENDİ CANININ DERDİNE DÜŞMÜŞ!
Sağlık çalışanları istifa edemiyor. Yıllık izinlerinden feragat ediyor. Bu süreç onlar açısından çok zor geçiyor. Bu ikilem arasında halk sağlığı diye bir gerçeklik var. Hukuksal açısından bakarsak özlük hakları neler? Neden istifa edemiyorlar?
Evet, istifa edememe problemi sadece kamu sektöründe var. Kamuda çalışanlar tükendiği için sanki olağanüstü hâl gibi onların istifa etmelerine izin vermiyorlar ama şöyle bir şey var devlet memuru kanununa göre 10 gün sebepsiz işe gelmemeleri halinde devlet memurluğundan istifa etmeleri gerekiyor. Bunu yapabiliyorlar yani sonuçta ne oluyor bir yıl içinde tekrar devlet hastanelerinde çalışamıyorlar onun haricinde başka bir şey olmuyor. Özel sektöre bir ay boyunca geçmelerin de sıkıntı oluyor. Çünkü bu insanlar artık bitmiş vaziyette, Sağlık çalışanlarının üzerinde kaldıramayacağı kadar yük talebi var. Herkes önce kendi canını kurtarmaya çalışıyor.
“SAĞLIK BAKANI SINIF ARKADAŞIM, RAPOR HAZIRLAYIP KENDİLERİNE İLETECEĞİZ”
Aynı zamanda hukukçu hekimsiniz. Sağlık çalışanlarına bu süreçte uygulanan şiddetle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Sağlıkta şiddet, sağlık çalışanlarının bu dönemde maruz kaldığı stres, tazminat davaları, bunların hepsi sağlık çalışanlarında ciddi psikolojik problemler yarattığını görüyoruz. Özellikle sağlıkta şiddet ve bu tazminat davalarından dolayı yaşanan tükenmişlik sendromuna artık bir isim de bulundu. Buna tıbbi Malturaktiz stres sendromu adını veriyoruz. Bu sendrom da artık kişiler bırakın hekimlikten istifa edip kafeterya açmak, başka bir iş yapmak, otel işletmek yani hekimliği bırakmak istiyorlar. Uzmanlık seçerken cildiye gibi biyokimya gibi insanların olmadığı branşları seçmeye çalışıyorlar. Vefa Sft tıp adını verdiğimiz fazla tahlil isteme, fazla ilaç yazma, çok konsültasyon isteme, ameliyat yapmama gibi kendilerini defansa çekiyorlar. Bu da Türkiye’deki sağlık ekonomisine ciddi zarar veriyor. Bu konuyu Sağlık Bakanımız, benim de sınıf arkadaşım olur. İlettik rapor hazırlamamızı istedi ama henüz bu raporu kendisine ulaştıramadık. Onlarda biz de çok yoğunuz. İnşallah bu konudaki hazırladığımız raporu kendilerine ulaştıracağız.
BEN DE HEKİMLİĞİ BIRAKTIM, HEKİMLERİMİZ YURTDIŞINA GİTMEK İSTİYOR
Sağlıkta şiddet nasıl son bulur?
Hekimlerin büyük birçoğu yurt dışına gitmeye çalışıyor. Hekimliği bırakıyor. Mesela ben de bıraktım. Bazı branşlarda hekim bulamayacaklar kalp damar cerrahisi bunlardan biri. Yabancı hekimler gelecek bunlar son derece kalitesiz insanlar Türkçeyi bile zor bilen insanlar o yüzden belki bu aşamaya geldi mi vatandaş tepki gösterdi mi siyasetçiler belki çözüm ararlar. Onun haricinde çok zor. Bir de cezalar hafif. Bir de insanlar bir şey olmadığına inandığı için şikâyet dahi etmek istemiyorlar. Buna inanırlarsa ve ceza verildiğini görürlerse sanıyorum çözüm olur yoksa olmaz.
Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.