“Otomotivin montaj sanayisine talip olmalıyız”

Sarıca, Gaziantep’in yıllardır hayalini kurduğu otomotiv sanayisiyle ilgili hedefiyle ilgili olarak ise “Montaj sanayisine talip olmalı, stratejimizi bu yönde geliştirmeliyiz” diye konuşuyor.

1970’li yıllarda girdiği otomotiv yedek parça sektöründe, kendi şirketi As Otomotiv’i kuran ve bir çok defa sektörünün vergi rekortmenleri arasına adını yazdırmayı başaran iş insanı Ali Bayram Sarıca başarılarla dolu iş yaşamını anlattı. Sonraki yıllarda inşaat sektörüne, ardından plastik ve ambalajsektörüne de adım atan Sarıca “Hangi işi yaparsanız yapın, daima en iyisini yapmalısınız” diyor. Sarıca, Gaziantep’in yıllardır hayalini kurduğu otomotiv sanayisiyle ilgili hedefiyle ilgili olarak ise “Montaj sanayisine talip olmalı, stratejimizi bu yönde geliştirmeliyiz” diye konuşuyor.

Zorluklarla ve mücadeleyle dolu bir iş yaşamınız var, nasıl çıktınız yola?

Genç yaşta başladığım ve uzun yıllar yanında çalıştığım rahmetli Celal Katan’dan çok şey öğrendikten sonra, askerlik dönüşü, yedek parça alanında kendi işimi kurmaya karar verdim. Kendimi ispatlamam ve başarılı olmam gerekiyordu. Bu işin mekteplisi değilim. Okuyan insanları da takdir ediyorum, ancak saha bilgisini çok fazla aldım. Bir kişinin saha bilgisi yoksa zaten, ne kadar okursa okusun, başarılı olma şansı azdır. 1984 yılında, sanayinin içerisinde As Otomotiv’in temellerini böylece attık.

Nasıl bir hedef koymuştunuz kendinize?

Hedefimiz büyüktü. Türkiye geneli çalışmalıydım gerekirse dünyaya açılmalıydım. Şirketim ve ben bu sektörde söz sahibi olmalıydı.

Zorluklarla karşılaşacağınızı biliyor muydunuz?

Kolay bir şey yok ki. Denemeden bir şeyin sonucunu göremezsin, ben denemeye karar verdim. Risk almazsan zaten bir şey olmuyor.

İ ş yaşamınızda BOSCH markasının ayrı bir yeri var, nasıl kesişti yollarınız?

Hani dedim ya liseye kadar okudum diye. Benim üniversite hayatım, Bosch markası ile tanıştığım gün başladı. Hayatı, iş yaşamını, piyasayı, profesyonelliği öğrendim. Bosch sadece ürün satan bir marka değil, bir kültür. Hayata değer katan, ticareti öğreten ve sürekli gelişen, geliştiren bir yapısı var. 1996’da bulunduğumuz yer küçük gelince, Küsget’te biraz daha büyük bir yere taşındık. Sonra baktık ki, bu işi daha iyi yapabilmek için, altyapının da iyi olması, insanların iyi hizmet alması gerek. Eğer biz büyüyeceksek, marka olacaksak, kendi adımızı Türkiye’de saygın hale getireceksek, geniş bir konsepte geçmemiz gerekiyordu. As Otomotiv olarak, Boschmarkasına yakışır şekilde, kendimizi konumlandırdık. 91 yılında alt bayi olarak başladık, 99 yılında ana bayi olarak müracaat ettik. Zorlu süreçlerden geçtikten sonra, 12 bayiden birisi seçildik. Daha sonra, Türkiye’de 6 bayi kaldı ki, birisi de biziz. Bölgesel sistem yok ama Ankara’dan bu tarafa tek Yetkili Satıcı biziz. Bu arada, 2006 yılında müşterilerimize vetüketici birimlerimize daha iyi bir alt yapıda kurumsal bir kimlikle hizmet verebilmek için As otomotiv plazayı açtık

“İnandığım şey için mücadele ederim”

Güneydoğu’ya Bosch’u getirmekte bir hayli zorlanmışsınız sanırım?

Anadolu insanının büyük bir sıkıntısıdır. İstanbul’atoptancının yanına gitmeliyiz, siparişimizi vermeliyiz, tabiri caizse esas duruşa geçmeliyiz. Böyle olunca, anadoluda bir yapılanmayı istemezler elbet. Bunu biz başarmalıyız dedim. Elbette çok engellerle karşılaştık. Birde bizim malum Suriye’ye yakın olmamızı Batı illerindeki bayiler kötüyekullanmaya çalıştılar. Ben biraz inatçıyım. İnandığım şey için mutlaka mücadele etmem gerektiğine inanırım. Ama sonunda tüm zorlukları aşarak, bayiliği Gaziantep’e getirdim. Şu anda, Türkiye genelindeki 6 bayinin içerisinde en önlerdeyiz. 2008 yılında Ankara’ya açtım, İstanbul’da iş ortağım var. Pazarda büyümek gerekiyor. Bunları da yaparken de asla ve asla kalitemizden ödün vermedik. Hep kendi işimize odaklandık, işimizi iyi yapmaya çalıştık.

“Kriz döneminde üretime yatırım yaptım”

Otomotiv dışında hangi sektörlerde yer alıyorsunuz ?

DoraCan markasıyla inşaat sektörüne adım attık, orada bir ortaklığımız söz konusu. Bir de, yine İdil İnşaat’ta ortaklığımız var. Geçtiğimiz birkaç yılda inşaat sektöründe bir daralma söz konusu olunca, farklı bir yatırım arayışına girdik. Aynı zamanda üretim yapıp, ekonomiye katkı sunmayı istiyorduk. plastik ve ambalaj sektörüne girdik. PLASTEVAmarkası ile yolumuza devam ediyoruz. Herkesin kriz dönemini konuştuğunda biz yatırım yaptık. Birçok önemli markaya tedarik sağlıyoruz. Bosch’tan öğrendiğim disiplin ve iş ahlakı doğrultusunda, insanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih edecek noktadayız. Para kazanmak tabii ki önemli ama müşterinin yanında kabul göreceksin, itibarını kaybetmeyeceksin, güveni kaybetmemek için gerekirse cebinden para harcayacaksın.

Başarının birinci kuralı disiplinli olmak mıdır?

Kesinlikle disiplin ve kaliteden ödün vermemek. Başarının anahtarının disiplinli çalışmak olduğuna inanıyorum. Bosch’un 72 bin kişilik Ar-Ge yapan mühendisi var, bunun 10 bini yazılımcı ve ve Ar-Ge’ye harcadığı yıllık para yaklaşık 8 milyar Euro civarında. Sürekli gelişiyor. Benim önümde, sürekli işini iyi yapan böyle bir firma var. Mesela pandemisürecinde bir günde home ofise geçtiler.

“Saha ortamını seviyorum”

Siz Gaziantep’te nasıl konumlandırdınız kendinizi ?

Anolog işimizin ruhu ama dijital ise hakikattir. Ben şahsen home ofisi çok sevmiyorum. Sabah 8’de işimin başında olmalıyım, görüşmeliyim, konuşmalıyım, saha ortamını çok seviyorum. Tamam, işimi dijital yürütebilirim ama işimizin ruhu da analogtur. Yeniliğe ayak uyduracağız, yenilikle alakalı her türlü alt yapımızı oluşturacağız ama fiziksel olarak işimizin başında olmaktan vazgeçmeyeceğiz, şartlar el verdiği sürece biz analoğu kullanmaya devam edeceğiz. Elbette, çağın gereklerini de yerine getireceğiz. Pandemi sürecinde gördük ki işletmeler farkında olmasa da farklı boyutlarda geçtiler dijitale. Ben de Bosch ile bütün toplantılarımı zoom üzerinden yapıyorum, skype üzerinden görüşmelerimi konferans yapıyorum. Yani, çağın gerekliliğini yerine getiriyoruz.

“Öngörülü olabilen, bir adım önde olacak”

İş dünyasında yeni dönem nasıl olacak sizce?

Bana göre dijitalleşmeye çabuk entegre olan şirketler avantaj sağlayacak. Zaman hız, pratiklik gibi avantajlar olacak. İhtiyaçlar yeni fırsatlar doğurur, yeni ihtiyaçları öngörebilenler ya da işine entegre olanlar, bir adım önde olacak.

İş yaşamıyla ilgili mesleki örgütlerde görevler aldınız, neler yapıyorsunuz?

Gaziantep Ticaret Odası’nda otomotiv sektöründe meclis üyesiyim. GTO’da Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Yönetime girdiğimde fuarlardan sorumluydum. En iyisini yapalım istedik. Güzel şeyler yaptık. Bizler şu şehirde yetiştik, büyüdük, para kazandık ama bu şehre bir şeyler vermemiz lazım. Elbette tüm bunları da bir karşılık beklemeden yapmalıyız. İnsanlara hizmet etmeyi seviyorum.

Ticaret Odası dışında başka görevleriniz var mı, ayrıca siyasetle aranız nasıl?

Hayır, sadece Ticaret Odası var. Yaptığım meslekle alakalı, en üst makam bana göre Ticaret Odası’dır. Siyaset derseniz, pekhoşlanmıyorum. Elbette bir dünya görüşüne sahibim ama siyaset farklı bir mecraa.

“Şehrim ile her zaman gurur duyuyorum ”

Kendinizi Gaziantepli sevdalısı olarak tanımlıyorsunuz , nedir bunun sebebi?

Şehrime aşık bir insanım. Her şeyimi burada kazandım, ailem burada yaşıyor. Gaziantep girişimci bir şehir. Ülkenin ihracatında belli bir noktada. Her alanda varız, olmadığımız alan yok. Bundan dolayı büyük gurur duyuyorum. Bununla ilgili çok eleştiri de aldım. Özellikle Suriye sınırında olduğumuz için, bunu önümüze koyanlar oldu. Bosch kadrosu buraya geldi, çoğunluğu Almandı ve o zamanlar konaklama yasaktı. O günlerde bana “sen bizim için önemlisin” diyerek güven aşıladı. Ben şehrimi her platformda savundum ve bundan da gurur duyuyorum.

Farklı şehirlerde yatırım y apmayı düşündünüz mü ?

İstanbul ve Ankara’da kendi iş yerim var. Oradaki müşterilerime daha yakından hitap edebiliyorum. Ayrıca yine Otomotiv Servis Ekipmanlarıyla ilgili İstanbul’da bir de partnerim var.

“Değil dünyaya, uzaya ürün satacak Kobi’lerimiz var”

Bayram bey, şirketinizin çıkış noktası KÜSGET olduğuna göre, KÜSGET sizin için ne anlam ifade ediyor?

Japonya’dakinden sonra dünyanın 2. büyük KÜSGET’iburada. KOBİ’ler ülke istihdamının yaklaşık %70-80’ini sağlar. Burada ülkenin ekonomisine katma değer katan yüzlerce kahraman var. Organize bölgedeki sanayicilerimizesaygı duyuyorum, hakikaten inanılmaz özverili çalışıyorlar ama kullandıkları ürünün bir kısmı yurt dışından geliyor. Küsget’teki kobilerin ürettiği öyle ürünler var ki, dünyaya ihraç ediyorlar. Bir çıkıp gezin, ne kahramanlar göreceksiniz. Bunların ekonomiye katkısı yüzde 40-60 arasındadır. Çünkü, hammaddenin büyük bir kısmını buradan kullanıyor, ülke kaynaklarından kullanıyor ve dünya kadar çalışanı istihdam ediyor. Çok firma var elinden tutulsa dünyaya değil, uzaya ürün satar. Bizim işimiz son kullanıcıyla alakalı olmadığı için şehrin farklı yerinde de yapabilirim işimi ama Küsget’tefarkındalık için varım. Bosch gibi bir markanın temsilciliği sayılabilecek binayı burada tutuyorum, burada servislerimize yönelik eğitimler, aktiviteler düzenliyoruz belli zamanlarda ki bunlar dünyada otomotiv teknolojisi trend ne/ nereye gidiyor gibi konular içeriyor.

Günümüzde savaş lar silahla değil de ekonomik cepheden yapılıyor , sizin düşünceleriniz nedir ?

Hüseyin bey, az önce dijitalden bahsettik, elektronikten bahsettik bunlar sanırım sorunuza cevap veriyor. Şuna dikkat çekmek isterim ki, otomasyon, yapay zeka, dijital teknolojilerin gelişme hızı ülkeler için yeni taktik ve stratejiler getiriyor. Yani artık savaş bitti. Teknolojide ön plana çıkacaksın. Dünyaya ithal edecek, markan varsa, sen güçlü bir ülkesin. Yani markan kadar güçlüsün. Örneğin Almanya’yı kim yönetiyor? Bana 5 tane araç markası saysanız, Mercedes, Audi, BMW, Opel, Volkswagen. Hepsi de Alman markası. Ben sık fuarlara katılan birisiyim. 2.dünya savaşı biterken, silah fabrikaları savaşların bir gün biteceğini yerini teknolojik savaşların alacağını görmüş. Citroen, Renault gibi markalar eskiden silah üretirlermiş, zamanla otomotive dönüşmüş. Ekonomisi güçlü olan ülkeler dünya da her savaşı kazanacak.

Önemli tecrübeler yaşamış bir isim olarak Gaziantep’te ticaret hayatının zayıf ve güçlü y önlerini bize sayabilir misiniz ?

Önce güçlü yönümüzden başlayayım, genç ve dinamik bir nüfusumuz var, girişimci bir yapımız var, her ne olursa olsun risk alan bir yapımız var. Zayıf yönümüz ise Ar-Geçalışmalarına hiç önem vermiyoruz. Dünya pazarında söz sahibi olabilmek adına daha fazla Ar-Ge yapmalı ve teknolojik ürünler üretmeliyiz.

Önümüzde ki süreçte gözde olan sektörler size göre hangileri

Otomotivde elektrikli araçlar ön plana çıktı. Otomasyon ve paylaşımlı araçlar. Paylaşımlı araç, ABD’de yeni kullanılmaya başlandı. Örneğin 30 bin liralık araç alacaksanız, 35 bineyükseltiyorsunuz, size yazlık ve kışlık iki ayrı araç veriyorlar. Tabi onların kendilerine göre koşulları var. Ayrıca yılda bir defa da, ailece tatile gitmeniz için başka bir araç veriyorlar. Şu anda trafikteki yoğunluğun yüzde 30’unu park arayan araçlar oluşturuyormuş. Yeni nesil araçlarda park yeri aramıyorsunuz. Nerede park yeri varsa, bulut üzerinden doğrudan o noktaya yönlendiriliyorsunuz. Ya da Gaziantep’ten Adana’ya bir toplantıya gidiyorsunuz. Osmaniye’de bir kaza olduğu için yol kapandı. Dronla gelip, sizi alıyorlar, aracın alt kısmı kalıyor. Bu şekilde araçlar üzerinde çalışılıyor şu anda dünyada. Otomotiv sektörü dinamik bir sektör, ben elektrikli araçların başarıya ulaşacağına inanıyorum.

“Otomotiv sektöründeki daralma 9.aydan sonra bitecektir”

Otomotiv sektöründe, üretim alanında durağan bir yapı var, nereye kadar gidecek bu süreç?

Şöyle, otomotiv sektörü pandemi krizini öngörmüyordu ama başka krizler öngörüyordu. Her yıl ortalama 90 milyon araç üretilirken, firmalar bu yıl daralma bekliyordu. Üretimi azaltmakla ilgili planlamaları vardı. Çin’de ilk vaka ortaya çıktıktan sonra, sektör kendini hızlı bir şekilde konumlandırdı. Tüm dünyaya yayılınca da üretimi durdurdular. Ama şu anda üretimle ilgili ciddi bir hazırlık olduğunu görüyoruz. 9.aydan sonra artacağını öngörüyorum. Mesela sizinle yeni bir bilgi paylaşayım, önümüzdeki yıl 110 yeni araç modeli piyasaya çıkacak-elektrikli araçlar da dahil. Dünyada dolaşan elektrikli araç %3 civarında, gazetelerde abartıldığı kadar büyük değil şimdilik.

“Otomotivin montaj sanayisine talip olmalıyız”

Gaziantep’in hep hayalidir otomotiv sektöründe adını duyurmak ama istenilen noktaya gelemedik, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Gaziantepli girişimcidir ve aldığı her işin hakkını verir. Risk almayı seven bir şehir. Altyapıda var. Bu şehir, tüm zorluklara rağmen, ileriye gittiyse, bundan sonrasını da yapabilir. Montaj sanayisinin olması şehri daha da ileri götürür. Marka, zaten yüzde 5’lik kısmını üretiyor, yüzde 95’lik kısmını tedarikçiler üretir. Gaziantep’te de bu işi çok iyi yapabilecek Kobi’ler var. Tabiki bunu öncelikle bizim Valilik, Belediyeler, Odalarımızın istemesi ve altyapılarını bu yönde hazırlaması lazım. Büyük firmalara “gelin size yer verelim” teklifini götürelim. Onların gelmesi bizim işletme sahiplerimizin de ufkunu genişletir. Şehre güven gelir. Bu firmalar tam profesyonel, kurumsallık anlamda da çok şey katar. Para, güvenli liman seçer. Global bir markanın şehrimize gelerek yatırım yapması, istikrarı artırır.

Ara eleman yetiştirme konusunda problem yaşanıyor mu?

Gaziantep’te bu işe, ara eleman kazandırılması adına meslek liselerinde otomotiv bölümleri var ve biz bunlarla hep irtibat halindeyiz. Bosch ve As Otomotiv olarak biz Akkent’tekiMennan Usta Meslek Lisesi ile Ali Topçuoğlu Lisesi’ne destek sağlıyoruz. Bu okullardaki öğrencilere yeni nesil elektronik araçlara nasıl bakım yapılacağıyla ilgili ders verilip, ustalar yetiştiriliyor. Bizde bu okulları destekliyoruz. Ben şehrimi seviyorum. Burada kalifiye eleman yetiştirilmesi için her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz. İyi usta olmak önemli ancak iyi usta teknoloji ile entegre olduğu zaman iyi. Biz iyi usta yetiştirmeye çalışıyoruz.

Yönetim anlamında Türk şirketleri ile diğer ülke şirketleri arasındaki farklar var mı, varsa neler?

Var. Avrupalı bu konuda çok profesyonel. En mükemmel şekilde gidip “sizinle iş yapmak istiyoruz” deseniz bile, araştırma yapmadan” karar vermez. Bir tarafa sermaye koyun, diğer tarafta ise, o işi nasıl yapacağınıza dair güzel bir sunum yapın. Parayı kabul etmez. Sunumu yapan kişinin onu ikna etmesi lazım. Bizde ise duygusallık çok fazla. Eğer çok paranız varsa, her işe girebiliyorsunuz. Aramızdaki en belirgin farklardan birisinin bu olduğunu düşünüyorum. Elbette bizimde artılarımız var, onların da artıları var. Bunları iyi mukayese edip, değerlendirmek gerek.

“Doğu’dan gelen sermayenin şehrimize çok faydası olmuştur”

Gaziantep’in ticari yaşamındaki değişimi nasıl görüyorsunuz?

Gaziantep yıllar boyu doğudaki komşu illerinden kaliteli bir göç aldı. Kapımızı herkese açtık. Nitekim, şehrin ekonomik olarak gelişmesinde, sanayimizin güçlenmesinde, doğudan sermayeleriyle gelen hemşehrilerimizin ciddi katkıları oldu. Bir çok il bizim yaptığımızı yapmadı. Kapılarını kapattı, işyerlerini vermeye yanaşmadı. Tam tersine biz “gelin, burada üretim yapın” dedik. Sıkıntı da olmadı. Bir yerde kazanç varsa, oranın ekonomisi büyür. OSB’nin gelişmesinde de bu arkadaşlarımızın ciddi payları var.

“Sadece donanımlı olmak yetmez”

Genç girişimcilerin önü nasıl açılabilir. Siz tecrübeli bir isim olarak, önerileriniz neler olur?

Gençler bizim geleceğimiz, olmazsa olmazımız. Biz onları çok iyi eğitmeli, geleceğe çok iyi hazırlamalıyız. Eğitim verirken sadece akademik eğitimden bahsetmiyorum. Dünyayla entegre olabilecek, dünyayla ticaret yapacak iş anlayışını aşılamamız gerekiyor. Deneyimlerimizi aktaracağız. Trend şu olmalı. Kendinizin donanımlı olmanız yeterli değil. Eğer sahada yaşadıklarınızı, donanımınızı gençlere aktarabiliyorsanız, onların önünü açıyorsunuz demek. Gençlerin en az 3 yabancı dili bilmesi gerek. Ben yıllarca, yabancı dil bilememenin ezikliğini yaşadım. Çocuklarımı bu yüzden İngilizce ağırlıklı eğitim veren okullarda okuttum.

“Daima en iyisi için çalışmalısın”

Dijitalleşme özellikle sizin sektörünüz açısından ne anlam ifade ediyor

Analog bizim olmazsa olmazımız ama dijital ise hakikattır. Dijitalleşme, en basit ifadeyle, analog formattan, dijital formata dönüşmesidir. Dijitalleşmenin iş dünyası için son derece kritik bir kavram olmasının nedeni, işleri daha pratik hale getirmesidir. Kimileri henüz bunun farkında olmasa da, günümüzde her işletmede farklı boyutlarda geçekleşmiştir. Pandemi sürecinde daha net görüldü ki, home ofis çalışmaya da hazırlıklı olmalıyız. Bu süreçte, sosyal medyada etkin olmayı, internetten alışveriş yapmayı daha çok tercih ettik. Bu deneyimler artık hiç kaybolmayacak. Pandemi sonrasındaki gelecekten asla karamsar değilim. Analog işimizin ruhu derken, fiziki olarak işimizin başında olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gençlere tecrübelerimizi aktarmaya, destek olmaya devam edeceğiz. Demek istediğim, liderlik asla otorite kullanma değil, insanları güçlendirmektir. İş modelini doğru oluştur, ilham kaynağı ol. Hep daima iyisi için çalış. Ekip verimliliğini artır, başarılarını paylaş.

Başarınızdaki en büyük etken nedir size göre?

Mücadeleyi çok seven bir yapım var. Hayatta, mücadele etmeyi bilmiyorsan, bişey olamazsın. Zorluklar karşısında direnç gösterecek, yılmayacak, bıkmayacaksınız. Başarılı olabilmek adıma mücadeleden kaçmam. Tabiki bugün başarılı olarak gösteriliyorsam, bunda, bana her zaman destek olan ailemin de büyük payı var.

Gelecekle ilgili planlarınız neler?

Var elbette… Kişinin mutlaka bir hedefi olmalı. Bu hedef doğrultusunda çalışmalı, üretmeli. Hedef olursa, başarı oluyor zaten.

16 Eyl 2020 - 00:07 -

Mahreç  Hüseyin Küpeli


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.