“Teknoloji, bazı meslekleri kolay hale getirdi”

56 yıllık inşaat demirci ustası Ali Aygün mesleğin dünü ve bugününü anlattı.

Ali Aygün 73 yaşında… Mesleğindeki disiplinli çalışmasından dolayı meslektaşları arasında “Gavur Ali” lakabıyla biliniyor… Ali Aygün 17 yaşında başladığı inşaat demirciliğini ilk günkü meslek aşkıyla sürdürüyor. İnşaat Demircileri Odası’nda 16 yıl başkan ve yöneticilik görevlerinde de bulunan Ali usta, geçmişi özlemle anıyor ancak teknolojinin gelişmesinin de mesleğe olumlu katkılarının olduğunu söylüyor.

Demircilik mesleğine ne zaman ve nasıl başladınız?

İlk okul çağlarında kilimci çıraklığı yapıyordum. O yıllarda kilimci çıraklığı popüler meslekti. 1961 yılında babam Karşıyaka’da kendimize 2 odalı bir ev yaptırırken, evin demirini bağlayan “Çele Mustafa” lakaplı demir ustasına yardım etmiştim. Mustafa Çelebi usta, babamla konuşarak “Ali’yi benim yanıma ver, bizim mesleği öğreteyim” diye teklif edince, babamda kabul etti. 17 yaşında inşaat demirciliğiyle tanıştım. Ve o günden sonra da bu meslekten hiç kopmadım. Çele Mustafa o dönemin iyi ustalarından birisiydi. Askere gidene kadar yanından ayrılmadım. Askerde de mesleğimi icra ettim.

Kendi işinizi yapmaya ne zaman başladınız?

Askerlik dönüşünde de Küçük Sigorta dediğimiz SSK binasını yapan bir arkadaşıma yardım ettim. Sonra da yavaş yavaş kendi işimi yapmaya başladım. Hacıbaba bölgesinde yeni yeni binalar yapılıyordu ama bunlar genellikle 2 odalı gecekondu tabir edilen evlerdi. Ben daha büyük projeler yapma hedefindeydim. 1969 yılında aldığım ilk büyük iş Kent Sineması’nın da içinde bulunduğu pasaj ve apartmandı. Müteahhiti Tevfik Bulguroğlu ile Bahattin Teymur idi. O binanın her katında 8 daire vardı ve dönemin popüler projelerinden birisiydi. Şimdi Alaybey mahallesi olarak bilinen o bölgenin adı Çukurbostan idi. 14 metre 70 santim kirişlerin mesafesi vardı ve o dönem sinema inşaatını merak edenler her gün bakmaya gelirdi. Çok hızlı çalışarak 6 ayda projeyi tamamlamıştık.

“USTALAR ARASINDA TATLI BİR YARIŞ VARDI”

Daha sonra neler yaptınız?

Çukurbostan’da çok iş yaptım. Ardından, 70’li yıllarda Gaziantep’teki yapılaşma Bahçelievler ve Kavaklık bölgesine kaymaya başlamıştı. Öğretmenevleri’ni yaptık. Kavaklık çok hızlı ilerledi. O dönem Şükrü Ercan, ben ve Humeyni Hacı dediğimiz ustalar, birbirimizle yarışırdık. Aramızda tatlı bir rekabet vardı.

Sizin dönemin bilinen, tanınmış ustaları kimlerdi?

Bilirsiniz ustalar lakaplarıyla tanınır. Lakaplarını söylemezseniz, kimse bilmez. Bir çoğu hayatta değil. Hepsini rahmetle anıyorum. Bizim dönemin tanınmış ustaları arasında “Zavar Mamet”, “Kör Cuma”, “Betoncu Hayri”, “Sarı Hüseyin” gibi isimler vardı.

USTALARA NEDEN LAKAP TAKILIYOR?

Ali usta, ustalara lakap takma özelliği nereden geliyor, buna da bir açıklık getirir misiniz?

Bu bir gelenek oldu adeta. Yaptığımız bir iş veya yaşadığımız bir olay üzerimize yapışıp kalıyor. Bunu da doğal karşılıyoruz. Benim bir lakabım da var mesela. Bana “Gavur Ali” dediler. Neden dediklerini de anlatayım. İş konusunda gayet disiplinli çalışırım. İşçilerim çalışırken, işi suiistimal etmemesi öncelikli kuralımdır. Çalışırken, işçim şaka yapamaz. Ciddi olacak. Bu disiplinden dolayı “Gavur Ali” dediler. Dediğim gibi her lakabın bir hikayesi var kendine göre.

Çalışma koşulları nasıl şimdi?

Eskiden biz gün doğduğunda işe başlardık, güneş batıncaya kadar çalışırdık. Üstelik serviste olmazdı. İşimiz neredeyse, en yakın dolmuşa biner yürürdük. Bisikleti olan bisikletle giderdi, kimilerinin mobiletleri olurdu. 103 motosikletler daha sonra çıktı. Şimdi nereye gitsek işçiyi arabamızla götürüp getiriyoruz. Üstelik 8 saat çalışıyoruz. Eskiye göre, işçilik daha kolay.

Sizin dönemin usta-kalfa ilişkileri nasıldı?

Dayanışma vardı ve hepimiz birbirimizi kardeş gibi severdik. Nakıp Ali sinemasının yan tarafında küçük bir çayhane vardı. İşini bitiren oraya gelir, sohbet ederdi.

“HALİL KERVANCIOĞLU’NUN BENDE AYRI BİR YERİ VARDIR”

Bugüne kadar hangi müteahhitler le çalıştınız?

Rahmetli Halil Kervancıoğlu ile uzun yıllar çalıştım. Halil beyin bir gün olsun para almak için yazıhanesine gitmedim. Paramızı çantasına koyar, inşaatta alın terimiz kurumadan hesabımızı zarfın içerisinde verirdi. Halil beyin bende ayrı bir yeri vardır. Yine O dönem Vehbi Kepkep müteahhit değildi ama onların işlerini hep ben yapardım. Aynı şekilde Mehmet Aytekin’in işlerini yaptım. Halil Yükseltan, Orhan Söylemez, Muhtar Atmaz, Cevdet Bakırcı, Sait Kasapbaşı, Cengiz Gülenler gibi isimlerle de yıllarca çalıştım. Son yıllarda Ömer Kantar’ın projelerinde çalıştım.

70 VE 80’Lİ YILLARDA ESNAF ODASI BAŞKANLIĞI YAPTI

Sizin bir de STK yöneticiliğiniz var. İnşaat Demircileri Odası’nda yöneticilik ve başkanlık yaptınız, o dönemi de bize anlatır mısınız?

1976-77 yıllarında başkan olan Mustafa Oğuz görevi bırakmaya karar verdiğinde “Ali usta bu görevi ancak sen yaparsın, burayı sana bırakmak istiyorum” dediğinde hayır diyemedim. O yıllarda zaten yönetimdeydim ve başkanlık sürecim böyle başladı. Görev sürem içerisinde mesleğime kalite kazandırmak için çalışmalar yaptım. Kaçak çalışan kişilerle mücadele ettim. 16 yıl boyunca, mesleğime saygınlık kazandırmak için çalışmalar yürüttüm.

Meslekte yeteri kadar kalifiye eleman var mı şu anda?

Şu anda çok ciddi sıkıntı olduğunu söyleyemem. İşini iyi yapan ustalar her zaman iş bulabiliyor. Önemli olan, kalifiye olan, kendisini yetiştirmiş elemanlar çalıştırabilmek. Biz şu anda bunu yapıyoruz.

Teknolojinin gelişmesinin ne gibi etkileri oldu sektöre?

Eskiden demiri kendimiz kesiyorduk. Şimdi düğmeye basıp, demiri kesiyoruz. Bugün ne yaparsak yapalım elektrikle yapıyoruz. Teknoloji gelişti ve bu gelişmenin mesleğimize olumlu yönde büyük yararları oldu.

İNGİLİZ DEMİRCİLİK YAPTI, FRANSIZ KIZ KUM TAŞIDI!

Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Bir gün yine çay ocağında otururken, Nafia(Bayındırlık) Müdürü içeri girdi ve “bana bir demirci ustası lazım” dedi. Çayhanenin sahibi Osman abi, beni göstererek “Al sana usta” dedi. Daha askere gitmemiştim. Nafia Müdürü beni Karahüyük köyüne götürdü. Orada İngiliz, Fransız, Alman kökenli kişilerde var kazı yapıyorlardı. Bizim yaptığımız işlere pek merak sarmışlardı. O inşaat bitene kadar İngiliz bir genç yanımda merakından dolayı yanımda demircilik yaptı, demir bükmeyi, kesmeyi öğrendi. Beton dökülürken, Fransız bir kız sırtında kum çekti. Akşam olduğunda da orada barakalarda kalır, sohbet eder, müzik aletleri çalarlardı.

Ali usta, son olarak sizin söylemek istedikleriniz var mı?

Şu anda da mesleğimi icra etmeyi sürdürüyorum. Söylemek istediğim, ben yıllarca kaliteli iş yapan müteahhitlerimizleçalıştım. İyi müteahhit, iyi ustayı her zaman tercih ediyor, bunu gördüm. Benim müteahhitlerimizden ricam, işlerinin ehli olmayan, kim olursa olsun prim vermesinler. Bu vesileyle bana fırsatı veren Derneğimize teşekkür ediyorum.

19 Eki 2020 - 21:50 -

Mahreç  Hüseyin Küpeli


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.