10 Ocak

Bir meslek düşünün, bin 600 lira asgari ücret alıyorsun.

Gece- gündüz demeden, kar-kış aldırış etmeden koşturuyorsun.

Kimi zaman dayak yiyorsun, kimi zaman küfürlere maruz kalıyorsun.

Başı sıkışan arıyor seni, “Yetiş, sesimizi duyur ve çözüm bulunmasını sağla.”

Alıyorsun eline kamerayı, fotoğraf makinesini, geçiyorsun karşılarına.

Kimisi 5 bin alıyor, kimisi 7 bin.

Başlıyorlar ağlamaya, “Biz geçinemiyoruz. Haftada 6 gün tatil yapıyoruz. Yetmiyor. Senede iki maaş ikramiye de 4 olsun.”

Çekiyorsun fotoğraflarını, gidip yazıyorsun haberini.

Ve acıyorsun o insanlara vah vah açlar diye.

Ne kadar acı değil mi?

Sen asgari ücret alacaksın, senin 3-4 katım fazla maaş alan insanları çekip kamuoyuna duyuracaksın.

Kendin için zerre kadar talebin olmayacak kadar da mütevazi olacaksın.

İşte biz böyle bir camianın insanlarıyız.

10 Ocak, yani dün de Çalışan Gazeteciler Günü idi.

Senede bir gün de olsa hatırlanmak çok güzel.

Gönül isterdi ki, sadece bir gün hatırlanmakla kalmayalım.

Kutlama mesajları ve yemeklerle, değil de sorunlarımızın çözüldüğü, daha rahat şartlara kavuştuğumuz bir sektörün temsilcileri olalım.

Her yıl aynı mesajları versek de, yine aynı sistem devam ediyor.

En çok ezilen ve şartları zor olan sektörlerden birisi olsa gerek gazetecilik.

Hangi gazeteci kendilerine özel bu günde kutlama yapabiliyor?

Bizim derdimiz kutlama yapmak da değil.

Güzel sözler duymak hiç değil.

Yasalarla haklarımız verilsin, basın özgürlüklerimiz kısıtlanmasın yeter.

Belki bazıları için gazetecilik, ‘Oh ne güzel gezip tozuyorsunuz. Her kapıyı açıyorsunuz’ diye algılanabilir.

Ne kadar zor şartlar altında çalıştığına bakan yok.

Hiç sizin var mı bir derdiniz, şartlarınız nasıl diyen yok?

Kendini övmek isteyen, içini dökmek isteyen herkes gazeteciye koşuyor.

Hiç gazetecinin sorunları için koşan yok.

Sonra da 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü kutluyor.

Kutlamayın kardeşim.

Bizlere mesaj atıp da kutlamayın.

Ben kutlamadan ziyade, senede bir gün de olsa gazetecilerin sorunlarının dile getirildiği bir gün olmasını isterdim.

Emekçi gazetecilerin, haklarının verildiği, sansürlenmediği, gezip tozan insanlar olarak görülmediği 10 Ocak’lar dileğiyle yazıma son veriyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Semra Şahin - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.