FAHRİ ANLAROĞLU ANISINA

Kadrini musalla taşında bilip ey “Fahri”

Yaranların el bağladılar karşında saf,saf

Büyük saray şairimiz “Baki”nin bu beytini her ikisinin de affına maruzen böyle güncelledim.

Bir “Fahri Anlaroğlu” vardı.Kadri kıymeti bilinmedi.Zaten bu kervanın hangi değerinin kadri kıymeti bilindiki…

İlhan Ayberk,Necdet Sevinç,Dündar Taşer,Hulusi Yetkin,Adil Dai,Nuri Sabırsız,Bahri Kaymak, Mehmet Sağlam, Sinan Bahçeci, Faik Muhsinoğulları……….birbirlerine, pür saadet ve sevgi içinde sarılmış,dönüp bizlere ,bakınız der gibidirler.

Yine “Baki”nin:

*Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş” dediği gibi,bir,bu müstesna insanlarımızın kubbemizdeki” ses ve sedalarını,kulak çinlar gibi ,duyar gibiyiz

Günümüz “Money” atmosferinde bunların yeni nesilde bir anlam etmeyeceği gerçekse de,”kültür ve imaj” felsefesi içinde,bu –altın- değerlerin,büsbütün de unutulması,unutturulması mümkün değildir. Fakat maalesef

Mümkün de olmaktadır.

Ne yapalım yani “iyi ki yaşamış gitmişler”birer fatiha okuyalım gitsin mi diyelim?

Bunca medeniyete ev sahipliği ile övünüp,toprak altı kazılar için beynelminel yaklaşımlar sergeliyenler,birbirinden kıymetli –bir ot gibi sararıp giden-bu pırlanta “cevherlerimizden” hiç mi habersizdirler?

“Ozon”u parkla karıştıranlar,insan ümran ve saadetini beton bloklar içine ve altına sıkıştıranlar,bu eski insan ve onların ömür boyu güttükleri kutsal ,milli ve mahalli davalardan ne anlasınlar ki?

Onun için de,bir mozayik felsefesine kapılıp giden,kendi ilmek ilmek,taban dokusuna (..)yan bakıp,bir çingene kızı mozayigine aldananlar,şehri semboleze etsin diye_Baklava dilimi dururken-birr burma fıstık ezmesi (G)bine sarılanlar elbette,bu şehri bir,bir tanımlamaya çalışanları ve onların heba ettikleri bir ömrü,kaale bile alamazlar.

Fahri Anlaroğlu ve ekibinin,ozamanki “Basın mektebi” diye anılan ulusal “Akşam gazetesini”şehrimize ve şehrimiz ekibine -kazandırmaya,güttükleri çaba ve fedakarlıklar yakinen ğörmüş biri olarak,bu kaybımızı esefle yadediyorum.Ne olurdu yüzlerce TV kanalında,Gaziantebin görüşünü dile getiren birkaç Gazeteci de ,bizim Antepten yetme gazetecilerimiz olaydı…

Buna yeni dostlarımız gücenmesinler.Bu temennimiz eğer bir zaman aşınımına uğramadı ise,çıkıp ajans kaynaklı manşetler yerine,giöğüslerini gere gere –ulusal veya küresel- Tv ekranlarında konuşup,çözüm ve proplemler sunsunlar.

Burada Yakında kutlayacağımız (Kurtuluş) 25 Aralık bayramımızda,hiç değilse- birkaç milletvekilimizin baskısı veya girişimi ile Bir veya birkaç ulusal TV mizde tam coşkulu bir Antep bayramı yurdumuza ve milletimize yaşatalım.

Bu kervanda aramızdan göç eden veya henüz aramızda yaşamaya çalışan ,yorgun “Kültür Şavaşçılarımızı”rahmet minnet ve şükranla selamlıyorum.

Gittin ama,sana:

Yaşa var ol Fahri,diyorum

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Halit Ziya Biçer - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.