NE YAZAYIM...
Ne yazayım şimdi, Tedes’in hala bazı noktalar da kırmızı ışık için zaman sayacı koymadığını mı yazayım..
Ne yazayım şimdi; gastronomi şehrinden ekmeğimizin çok kalitesiz olduğunu mu yazayım.
Ne yazayım şimdi; parkomatların zamlandığını mı yazayım. Zam bahanelerinin otoparklara yönlendirme olduğunumu yazayım.
Ne yazayım şimdi; Gaski deki memurların halka yardımcı olmak yerine bahaneler ürettiğini mi yazayım..
Ne yazayım şimdi ; asfaltlarımızın delik deşik olduğunu onun için araçlarımız da ön düzen kalmadığını mı yazayım.
Ne yazayım şimdi; hakemlerin yaptığı hataları mı yazayım.
Ne yazayım şimdi; Gaziantepspor ‘un böyle giderse yine son haftalarda kabus göreceğini mi yazayım.
Ne yazayım söyleyin ne yazayım.
Var mı bunların bir önemi.
Güzel ülkemi karıştırmaya çalışanların düzenlediği o bombalı saldırı da ölen vatandaşlarımız varken, ülkem tehdit altında iken ne yazayım.
Çocuklarını okutmak için olmaz fedakarlığı gösteren annenin babanın biricik evladı Ozancan’ını kaybetmişken ne yazayım.
Oğlunun oynadığı maçı izledikten sonra soyunma odası şimdi kalabalık olur deyip ince düşünen oğlunu görmeden giden baba hayatını kaybetmişken ne yazayım.
19 yaşında ki Elvin “anne otobüse bindim merak etme” dedikten sonra hayatını kaybetmiş daha ne yazayım ki.
35 tane ayrı hikaye, yıkılan hayaller, sönen ocaklar varken ne yazayım.
Teröriste terörist diyemeyecek kadar alçalanlar varken ne yazayım.
Hayatını kaybedenlerin sağcı solcu olduğunu ayırt edecek kadar duygusuz olmuşuz daha ne yazayım..
Patlama günü en çok survior seyredilmiş ken ne yazayım.
Ateş düştüğü yeri yakarken kalpler de acıma duygusu kalmamışken ne yazayım.
Sırf ailesinin nafakasını çıkartmak için, babasının ,anasının geçimini sağlamak için, aslında öğretmen olup da formasyona parası yetmeyen veya atanamadığı için uzman çavuş olan, uzman onbaşı olan askerimiz polisimizi bir bir şehit verirken ne yazayım.
Memleketin doğusu yıkık, batısı tedirginken ne yazayım.
Bizi yönetenler koltuk davasına düşmüşken ne yazayım.
Sırf muhalefet olsun diye ülkenin karışmasına sevinenler varken ne yazayım.
Canlı bombaya bile taziye çadırı kurulan bir yerde söyleyin ne yazayım.
Bu ülkede bizlerin verdiği vergiyle bu devletten maaşını alıp terörist cenazesine katılan milletvekilleri varken ne yazayım..
Ne anlamı var yazmanın , ne önemi var yazmanın.
Masum insanlar ölüp gidiyor.
Ahlar vahlar, esip yağmalar gerisi yok.
Yüreğimizi soğutacak cezalar yok.
İçimden çalıkuşundan bir şiir paylaşmak geldi nedense, nazım hikmetten de esinlenmiş bir sevgi yılmaz şiiri ….
Ağrılardan bir dağ geldi oturdu ömrümüze
Ama sen masal kuşlarını küstürme
Onlar getirecek güneşi
Karanlık göğümüze
Tükenme
Su durur
Ay unutur
Bakışsız kalır deniz
Mavisi solar
Mehtapsız kalır aşıklar
Tükenme
Çarpa çarpa kırar boynunu serçeler
Göğsümün kafesinde
Ritmini yitirir solumdaki kan gölü
Kurur orada... öylece
Kara çocuk
Tükenme
Kırılan kemik
Atomlarına ayrılan biblo
Tuz ve nar aşkına
Yani ki
Kanayan kolumuz
Kanadımız
Adımlarımız
Dağılan avuç içi haritamız aşkına,
Bitme...
Ki olmaz,
Olmaz böyle dağılmak...
Sevgilinin saçları rüzgarda dağılır örneğin
Bi çocuk gülümser, bulutlar dağılır örneğin
Yok, değil bu benim bildiğim
Dağılmak
Kırılmak
Ağrımak
Başka...
Dünya adaletsiz çocuk
Dünya zorba
Belki eşitleniriz bi gün aşkla
Bu kekeme, toz ve duman şarkıyı iyi belle
Öyle durdum ki sana
Demirim pas içinde
İçime susmaktan
Derinde besmelem
Yosun içinde
Besmelem ki
Dağılan
Kırılan
Ağrıyan...
Kara çocuk,
Buna amin de!
Kalk, al göğüme bıraktığın yağmurları
Al bu satırları
Ah, yetmiyor,
Yetmiyor hiçbir sözcük iyileştirmeye
Bi hayali yeniden kurmak için
Söz sırası ellerimizde
Ama ellerin senin, yok
Ellerin gibisi yok
Değil bu, solmanın sırası hiç değil
Düşüp de kalmanın
Yıldız saymanın
Durma,
Adı illa ki umut olan bir yarına
Tay gibi koşmak gerektir
Un ufak olsa da sol yanımız
Kara çocuk,
Sevdayla.
SOKRANTES DER Kİ: Kelimeler kifayetsiz kalmaz aslında
Sadece insanlar yazamazlar yutkunduklarını..
Ertuğrul Bayam.
Tüm Yorumlar