Günümüzde popülerlik kazanan genç Türk yazarlarının romantik aşk romanları, bir okur olarak belirtmek gerekirse, literatür dünyamıza pek de hoş bir katkı sağlamıyor. Bu eserler, bir şey anlatmaktan ziyade, aynı eski klişeleri ve kalıp karakterleri tekrar etmekten öteye geçemiyor.
İlk olarak, bu romanlar arasında dolaşan karakter klişeleri can sıkıcı bir hâl almış durumda. Kadın karakterler genellikle zayıf, naif ve bir erkeği kurtarıcı yapmaktan öteye geçemiyor. Erkek karakterler ise genellikle aşırı karizmatik, yakışıklı ve aşk konusunda mükemmel. İnsanların gerçek hayatta da böyle olabileceğine dair bir izlenim bırakıyorlar. Sadece yeni nesil aşk romanlarında değil dizilerimizde de senaryo genel olarak aynı.
Hikayelerin olay örgüleri de bir o kadar sığ ve tahmin edilebilir. İlk tanışmada bir çatışma, ardından birbirlerine karşı gelişen duygular, bir kriz anı ve sonunda mutlu bir son. Bu kalıp, okurun heyecanını ve merakını törpülüyor. Ne yazık ki, bu romanlar, her şeyin sonunda “mutlu son” olduğu masalvari bir yaklaşımı benimseyerek gerçekçilikten uzaklaşıyor.
Dil kullanımına gelince, genç yazarların kullandığı dil genellikle basit ve yetersiz. Belki de yazarlar, kendi kitlesine hitap etmeye çalışırken dili basitleştirme eğilimindeler, ancak bu, bir eserin derinliği ve edebi değeri açısından büyük bir eksiklik yaratıyor. Kelimelerin yetersizliği, duygusal anlatımları basitleştiriyor ve okura pek de bir şey katmıyor.
Bunun ötesinde, bu romanlar genellikle gerçek hayatın karmaşıklığından uzaklaşıp, aşkı ve ilişkileri oldukça idealize ediyor. Gerçek hayatta karşılaşılan zorluklar, yanlış anlamalar, çatışmalar gibi gerçeklikleri es geçiyorlar. Bu da, okurun eserin içine girdiğinde, yaşanan olayları ve hissedilen duyguları gerçek bir bağlamda değerlendirmesini zorlaştırıyor.
Kısacası genç Türk yazarlarının romantik aşk romanları, bir okur olarak beklentileri karşılamaktan çok çok uzak. Klişelerle dolu karakterler, sığ olay örgüleri ve yetersiz dil kullanımı, bu eserleri okuma deneyimini boğucu hale getiriyor. Belki de genç yazarlar, daha çeşitli temaları ve derinlikli karakter analizlerini keşfetmeye biraz daha cesaret edebilirlerdi. Unutulmamalı ki, gerçek edebiyat, okura sadece kaçış değil, aynı zamanda düşündürme ve sorgulama da sunar.
Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.